Jeoteks Dokumacılık, katma bedeli yüksek üretim ile pazar hissesini yüzde 25 artırmayı hedefliyor

Kahramanmaraş’ta, 1997 yılında dokumacılık üretimi ve ihracatını önceleyerek kurulan ve hazır giysi dalında faaliyet gösteren Jeoteks Dokuma, iş istihdamında da müspet ayrımcılık yaparak bayan çalışanların çoğunlukta olmasına öncelik sağlıyor.

Sektörde edindikleri deneyim ile kendi markalarını kurma çalışmalarına da başladıklarını lisana getiren Jeoteks Dokuma ortaklarından Ümit İnal, ihracat yaptıkları ülkelere ve sonrasında dünyaya kendi markalarının satışını yapmak ismine dalda öncü ajanslarla çalışmalarını sürdürdüklerini ve İstanbul ofislerini daha aktif kullandıklarını söyledi.

“Amacımız geçen yılki ciromuza ulaşabilmek”

Bu yılın başında yaklaşık yüzde 30 büyüme hedeflediklerini lakin 6 Şubat zelzelesi ile birlikte üretime orta vermek zorunda kaldıklarını kaydeden İnal, “Mayıs ayı prestiji ile eski üretim durumumuza dönebildik.

Bu yıl sonuna kadar hedefimiz katma pahası yüksek eserler üreterek geçen yılki ciromuza ulaşabilmek. Şu anki durum olumlu istikamette ilerliyor” dedi. İnal, ayrıyeten bu yılın markalaşma süreçlerinin başladığı bir yıl olduğunu, koleksiyon ve pazarlama planlarını oluşturduklarını ve yenilemeye devam etiklerini kaydetti.

İnal, modanın ve tabiatın geleceğinin kesişim noktası olarak çevreci üretim modelleri olduğunu, bu nedenle üretim süreçlerinde global standartları uygulamaya çalıştıklarına vurgu yaparak, “Üretim tesislerimiz dünyada geçerli sertifikalara sahiptir ve bağımsız kuruluşlar tarafından da sistemli olarak denetlenmekteyiz. Kendi markalarımız da dahil olmak üzere her eserde tabiat dostu hammaddeler kullanıyoruz.

Pamukta Cotton Made in Africa, Polyesterde de Recycle kullanmaya kıymet veriyoruz, Viskos da Ecovero kullanmaktayız. Yalnızca dizayna değil, kaliteli hammadde kullanımına da büyük ehemmiyet veriyoruz. Eserlerimizin tamamını Etik Üretim Standartları ile kendi tesisimizde üretiyoruz” dedi.

Jeoteks Dokuma bünyesindeki uzman takımının, Ar-Ge, koleksiyon ve üretim alanlarında müşteri taleplerine en yanlışsız cevabı vermek için çalıştıklarını lisana getiren İnal, son yıllarda globalde de kıymeti artan sürdürülebilir elyaf ve hammaddelerin dikkate alınarak Ar-Ge çalışmalarını artırdıklarını söyledi. İnal, hem üretim kalitelerini düşürmeden hem de tabiata ziyan vermeden teknoloji ve ham hususları kendi markaları olan PINK21 ve Flamenco’da da uyguladıklarını kaydetti.

“Flamenco, çağdaş bayanın tutkusunu temsil ediyor”

Bölümde edindikleri bilgi birikimlerinin Flamenco ve PINK21, markalarını oluşturma ve ihraç etme fırsatı verdiğini açıklayan Ümit İnal şunları kaydetti: “Flamenco ile, gündüzden geceye kendi ayakları üzerinde duran çağdaş bayanın tutkusunu ve heyecanını temsil eden bir marka olarak yola çıktık. Çağdaş bayanın vakitle yarışına yardımcı oluyor ve günlük hayatında her vakit ve her yerde giyilebilecek kıyafetler tasarlıyoruz. Flamenco, bayanların gereksinimlerinin yorumlanmasının peşinde koşarken, memleketler arası dokumacılık teknolojisi ve sürdürülebilirlik standartlarını da yerine getirmeye ihtimam gösteriyoruz. Çağdaş ve farklı bir usule sahip olan PINK21 markamız da yaşamayı, okumayı ve araştırmayı seven, hayatın her anından keyif alan, hobileriyle bütünleşen bayanların tercihi olarak öne çıkmaktadır.”

Kaynak: Dunya.com