“Çin ithalatının dış ticaret istikrarına verdiği hasarı halletmek mümkün olmayacak”

Eroldu, düzenlediği basın toplantısında, otomotiv kesiminin 2023 yılı karnesini kıymetlendirerek, dalın geleceğine ait öngörülerini paylaştı.

Geçen yılın otomotivde birçok tarihi sayının elde edildiği, çok sayıda bahiste, birçok şirketin birtakım yatırımlarının hayata geçtiği bir yıl olduğunu lisana getiren Eroldu, “2023 yılında 1 milyar 340 milyon dolarlık yatırım gerçekleştirdik. Bu da son yılların en yüksek sayısı oldu.” diye konuştu.

Eroldu, otomotiv ana endüstrisinin, son 10 yılda 10 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdiğine vurgu yaparak, “2023 yılında da 2022’ye nazaran yüzde 37’lik yatırım artışı oldu. Yani 2022’de başlayan yatırımların aslında 2023’te de sürat kazandığını gördük. İnşallah önümüzdeki yıllarda da bu açıklanan yatırım projeleri kapsamında Türkiye’de otomotiv endüstrisinin yatırımlarının artırdığını görmeye devam edeceğiz. Burada bizim açımızdan makus giden husus iç pazarda yerli hissesinin azalması, yüzde 45’ten yüzde 37’ye maalesef gerileyen bir yerli hissemiz var.” sözlerini kullandı.

Otomotiv endüstrisinin ana firmalarının üretiminin salgın öncesi düzeylere geldiğine dikkati çeken Eroldu, kapasite kullanımında da geçen yıl güzelleşme gerçekleştiğini bildirdi.

Eroldu, global gündemde yakından takip ettikleri değerli mevzular bulunduğuna işaret ederek, global iktisatta yavaşlama beklentileri, ticaret ve sanayi siyasetleri özelinde Amerika, Çin ve Avrupa Birliği ortasında devam eden güç ve ticaret savaşı üzere bahislerin ön planda olduğunu ve bunun da bütün ülkelere farklı düzeylerde olumlu ve olumsuz tesirlerinin olacağını söyledi.

“Bazı modül taleplerinin Uzak Doğu ve Çin yerine Türkiye’ye kaydığını görüyoruz”

Bir öbür hususun da jeopolitik gelişmeler ve tedarik zinciriyle ilgili olduğunu belirten Eroldu, şöyle devam etti:

“Özellikle son günlerde de gördük Ümit Burnu’ndan dolaşan bir lojistik herkes için bir sorun ancak bu da alışılmış aslında fırsatları da beraberinde getiriyor. Zira bu jeopolitik riskleri ve tedarik zincirini daha yeterli yönetmek için aslında daha uzak satıcılardan daha yakın satıcılara yönelik bir geçiş hareketi var. Bunun da aslında olumlu sinyallerini de görüyoruz. Türkiye’de otomotiv dalında kesim ihracatında da bir artış var. Yani birtakım kesim taleplerinin Uzak Doğu ve Çin yerine Türkiye’deki yan sanayicilere kaydığını görüyoruz. Münasebetiyle herkeste bu jeopolitik mevzular ve tedarik zinciri kırılmaları yüzünden bir telaş var. Bu esasen pandemiyle başlamıştı. Artık farklı bölümlerde herkes bu riskleri de yönetmek için tedarik parklarını daha yakınlara pozisyonlandırmaya çalışıyor. Biz de rekabetçi bir ülke olarak bu durumun bize yarattığı fırsatları görüyoruz. Münasebetiyle aslında global gündem sırf riskleri barındırmıyor, tıpkı vakitte birtakım fırsatları da barındırıyor.”

“Çin’in içten yanmalı araçlardaki teknolojisi o kadar kuvvetli değil”

Çin’in son yıllarda ticari alanda gösterdiği atak siyasetlerinin da global gündemin bir öbür değerli unsuru olduğunu tabir eden Eroldu, bunun otomotive, hem Avrupa hem dünya hem de Türkiye açısından çok boyutta tesirleri olduğunu lisana getirdi.

Eroldu, “Çin doğal bilhassa elektrikli araç dönüşümü ile dünyadaki otomotiv sanayindeki kuvvetini ve gücünü artırdı. Zira Çin’in aslında içten yanmalı araçlardaki teknolojisi o kadar kuvvetli değil lakin baktığınız vakit bugün elektrikli araç üretiminde dünyada global önder pozisyonunda.” dedi.

Türkiye açısından bakıldığı vakit, Çin’in otomotiv sanayi dışında ülke içinde ticaret istikrarı açısından da bir sorun teşkil ettiğini anlatan Cengiz Eroldu, şunları kaydetti:

“Otomotivde de 2023’ün birinci 11 ayında 2,2 milyar dolarlık açığımız var. Yani biz 21 milyon dolarlık modül ihraç etmişiz. Karşısında da 2,2 milyar dolarlık Çin’den modül ve araba almışız. Birçok alanda Çin ile Türkiye ortasında çok olumsuz bir istikrar olduğunu görüyoruz. Öbür taraftan baktığımız vakit bizim araba ithalatımızda da Çin hiç yok 2019 yılında. Şu anda yüzde 7’lik bir hisse alıyor lakin ne almışız biz Çin’den? Baktığımız vakit da yüzde 78’ini içten yanmalı almışız, yüzde biri plug-in hibrit, yüzde 2’si hibrit, yüzde 20’si de elektrikli. Zati son periyotta Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bu işin elektrikli tarafına müdahale etti. Ancak burada da içten yanmalının ne kadar büyük olduğunu ve büyümeye devam ettiğini görüyoruz.”

“Çinli araçlara karşı değiliz fakat gelip yatırım yapmaları lazım”

Çin’den gelen elektrikli arabalara ait uygulanan birtakım kuralların içten yanmalı araçlar için de uygulanması gerektiğine işaret eden Eroldu, şöyle devam etti:

“Bizim açıkçası ülke sanayine, sırf otomotiv değil, öbür endüstrilerle birlikte yaratacağı bir risk olarak görüyoruz bu durumu. Bu da bizce 2024 yılında yönetilmesi gereken bir öteki husus zira sırf elektrikli otomobillere konulan birtakım uygulamalarla Çin ithalatının Türkiye’nin dış ticaret istikrarına verdiği hasarı halletmek mümkün olmayacak üzere duruyor. Biz Çinli araçlara otomotiv sanayi olarak karşı değiliz ancak gelip yatırım yapmaları lazım. Yani biz de Çinlileri yatırım yapmaya davet ediyoruz ki esasen Bakanlığın da bu tarafta yaptığı çalışmalar var. Çinli yatırımcıların gelip Türkiye’de yatırım yapmaları lazım. Otomotiv sanayi olarak rekabeti olumlu buluyoruz ancak sırf ithalatla bu pazarın kaybedilmesi yanlışsız bir şey değil.”

Cengiz Eroldu, Türkiye otomotiv kesimi için ana pazarın Avrupa olmaya devam edeceğini belirtti.

Avrupa’da da birçok ülkede elektrikli araç teşviklerinin kaldırıldığını lisana getiren Eroldu, “Yani Avrupa’da aslında elektrikli satışları istenen düzeyde değil ve bir hibrit talebi de var. Muhakkak ülkelerde içten yanmalı talebi de var. Şu anda biliyorsunuz ki Avrupa Birliğinin uyguladığı, markalara empoze ettiği bir ortalama filo emisyon kuralı var. Artık herkes bu hesabı yapıp yeniden Avrupa’da içten yanmalı ve hibrit satmaya çalışıyor. Yani şöyle görmeyin, bunlar Türkiye’de yapılıyor, artık Avrupa’ya satılmayacak. O denli bir şey yok. Bunlar yeniden Avrupa’ya satılacaklar ve herkes kendi filosu ve miksi çerçevesinde bu araçları satmaya devam edecek. Zira bizim Avrupa’daki pazarı öteki yerde bulmamız kelam konusu değil.” değerlendirmesinde bulundu.

“Sanki her tarafta elektrikli araba olacak diye bir hayat olmayacak”

Avrupalı üreticilerin de şu anda akaryakıtlı ve dizel üretimini terk etmediğini anlatan Eroldu, şöyle devam etti:

“Avrupa’daki üretimin yüzde kaçı elektrikli, yüzde kaçı akaryakıtlı? Yani Avrupa’da da çok kuvvetli bir akaryakıtlı imalatı devam ediyor. Yani herkeste bu türlü bir şey oluştu, güya her tarafta bir elektrikli araba olacak diye bir hayat olmayacak. Ben çok ünlü danışmanlık şirketlerinin yaptıkları projeksiyonlara bakıyorum. Yani 2030-2035’lerde elektrikli penetrasyonu yüzde 30 diyorlar. Bu 100 milyonluk dünyada zati eldeki lityum madenleri o kadar. Maden yok ortada bir kez. Yani istesek de yapamayacağız. Ya da hidrojen teknolojisinin devreye girmesi lazım. Yani zati ben o açıdan da elektrikliyi en son olarak görmüyorum bu gelişmeleri görünce. Gerçekten maden yok ortada. Artık ikinci, üçüncü aracını elektrikli alanlar var çoğunlukla. Bugün kim alıyor bu elektrikli araçları? Yalnız Türkiye’de değil, Avrupa’da da hassas bir kitle var. Onlar alıyorlar bir de fazla arabası olanlar ‘Bir tanesi de elektrikli olsun deneyeyim’ diyen alıyor. Yani dünyada 100 milyonluk ana müşteri oyuna girdiği ve el kaldırıp, ‘Biz elektrikli araç alacağız’ dediği vakit o denli bir araç yapma kapasitesi yok dünyada. Yani onun da net olması lazım, âlâ anlaşılması lazım. Şu andaki teknoloji buna karşılık veremiyor.”

“Enflasyon ve kur artışları fiyatlara yansıyacaktır”

OSD Lideri Eroldu, otomotiv fiyatlarına artırım gelip gelmeyeceği tarafındaki soruya da şu cevabı verdi:

“Ocakta başladı ancak artık bu doğal, yani enflasyon ve kur artışları fiyatlara yansıyacaktır. Enflasyonda hem yerleşmiş bir enflasyon var hem de aylık 3-4 temposunda bir enflasyon var. Fiyatlara yansıdığını göreceğiz aslında. Ocak ayında da benim gördüğüm, yüzde 2 ile yüzde 4 ortasında en azından görebildiğim markalarda fiyat artışları var. Enflasyon ve kur artışları fiyatlara yansıyacaktır. Fakat kaçınılmaz bir şey yani bu. Bazen fiyat indirimleri de olduğunu görebiliyorsunuz.”

Kaynak: Dunya.com