Krizde yatırıma odaklanan Lufian küresel pazara Avrupa’dan açılacak

Nurdoğan ARSLAN ERGÜN

Kuzey Afrika, Irak, Özbekistan, Moğolistan, Rusya, Venezuela üzere 35 lokasyonda franchise mağazaları bulunan Lufian, bu yıl sonuna kadar Almanya, İngiltere ve Fransa’da kendi mağazalarını açacak.

4 yıl içinde Avrupa’da marka olarak uygun bir pozisyona gelmeyi hedefleyen şirket, yakalanacak potansiyele nazaran küresel pazar yatırım açılımını Avrupa üzerinden gerçekleştirecek. Türkiye’de 115 mağaza ile faaliyet gösteren Lufian, 2023 yıl sonuna kadar yurt içi ve yurt dışında toplam 180 mağaza sayısına ulaşmayı planlıyor.

Bu yıl yüzde 170 büyüme hedefleyen firmanın 5 yıl içindeki mağaza gayesi ise 400 adete ulaşmak. Kriz periyotlarından yatırımla çıktıklarını söyleyen Lufian’ın İdare Heyeti Lideri Mehmet Emin Gümüştepe, bu periyotta de yatırıma odaklandıklarını açıkladı. Yatırımlarını tedarik, lojistik ve satış kanalı olarak gruplandıran Gümüştepe, tedarik tarafında geçen yıl hayata geçirdikleri Diyarbakır’daki üretim yatırımlarına devam edeceklerini kaydetti.

Gümüştepe, 700 kişinin istihdam edildiği Diyarbakır üretim tesislerinde bu yıl 17 bin metrekare ek yatırımla istihdamın 2 bin şahsa çıkarılacağını açıkladı. Hazır giysi bölümüne üretici olarak giren, 10 yıl evvel de üretimden çıkarak mağazalaşma ve markalaşmaya odaklanan Lufian, 2022’de tekrar üretime girmişti.

Aylık ortalama 3 mağaza açılıyor

Marka olarak lojistik yatırımlarına da devam ettiklerini ileten Emin Gümüştepe, “Bizim üzere markalar için bugün küresel manada lojistik zarurî bir hal almaya başladı. Hem online da hem de lojistikte büyük bir lojistik yatırımımız var” dedi.

Satış kanalı tarafında da Türkiye’de aylık ortalama 3 mağaza açtıklarını lisana getiren Gümüştepe, bugün Türkiye genelinde 115 mağaza sayısına ulaştıklarını ve sayının yıl sonuna kadar 130 olacağını kaydetti. Gümüştepe, “Uygun lokasyon bulursak daha fazla mağaza açma potansiyelimiz var. Biz artık Türkiye’de rüştünü ispatlamış, tüketici tarafından istek gören, yaptığı işten para kazanan bir marka haline geldik. Türkiye’de yeni açacağımız mağazalarla hacimsel manada büyüyeceğiz” diye konuştu.

Türkiye’de edindikleri marka gücünü yurtdışı yatırımlarla da pekiştireceklerini tabir eden Gümüştepe, bundan sonraki amaçlarını küresel pazarda güçlenmek olarak belirtti. Gümüştepe, “Bu yıl süratli bir formda Türkiye’de büyümemize devam ederken önümüzdeki yıl bizim için Avrupa’da ne yapabileceğimizin sinyallerini alabileceğimiz ve orta-uzun vadede küresel manada stratejilerimizin belirlenmesi için çok kıymetli bir süreç olacak” diye konuştu.

Öte yandan Türkiye’nin hazır giysi ihracatının 20 milyar dolarlarda seyrettiğini hatırlatan Emin Gümüştepe, “Aslında ülkemizde hazır giysi ve dokuma bölümü 2 milyondan fazla kişinin çalıştığı en esaslı ve büyük bölümlerden biri. Türkiye’de milyonlarca kişinin çalışarak ürettiği 20 milyar dolarlık bedeli, tek bir marka tek başına yaratabilir.

Bunun içinde güçlü bir marka çıkarmamız şart” vurgusunu yaptı. Vietnam üzere rakipler süratli büyürken Türkiye’nin küçüldüğünü söyleyen Gümüştepe, “Teknoloji olarak Avrupa’dan bile ilerideyiz lakin marka gücümüz yok. Bugün 1 euroya sattığımız malı 5 euroya satar hale gelmemiz gerekiyor” dedi.

“Üretim metodunu değiştirmeliyiz”

Avrupa’yı Türkiye’nin 80 katı büyüklükte bir pazar olarak nitelendiren Gümüştepe’ye nazaran, Türkiye’nin bu pazarda güçlenmesi için ‘yapmadığını yapması’ gerekiyor. “Ne kadar kuş kondurursanız kondurun potansiyeli 25-30 milyar doların üzerine çıkaramazsınız” diyen Gümüştepe, şöyle devam etti: “Bugün Avrupa’ya açıldığınızda ne kadar kaliteli olursanız olun, fiyatınız ne kadar uygun olursa olsun tüketicinin başındaki algı sizin gücünüzü belirliyor. Her markanın köşe başını tuttuğu bu devirde sizin girip sıyrılmanız çok güç. Bu nedenle de bedel üretmeniz gerekiyor.”

“En değerli eksiğimiz vizyon yok”

Türkiye’de Avrupa ölçeğinde marka çıkarılamamasının en değerli nedenini vizyon olmamasına bağlayan Gümüştepe, şunları söyledi: “Türkiye’deki birçok marka maalesef vizyonel manada baktığımızda Avrupa’da marka olma kurallarının, süreçlerinin donanımının ne olması gerektiğini bilmiyor. İkincisi de bir marka olarak Avrupa’ya açılmak istiyorsanız, sahip olduğunuz pahaları, sizi öne çıkaracak pahalara sahip olduğunuzun farkında olmanız gerekiyor. Zira rakiple birebir işi yaparak fark yaratabilme talihiniz yok. Üçüncü basamak ise finansal gücünüzün olması. Fakat birinci ve ikinci kural sağlayan firmalar gerçek manada yüzde 90 finans gücüne sahip oluyor esasen. Tüm bu şartları sağlayan işletmenin muvaffakiyete ulaşmasının dördüncü basamağı da vakit.”

“Kredi kullanmıyor öz sermaye ile dönüyoruz”

Şirket olarak yatırımları büsbütün işletme sermayesiyle yaptıklarını kaydeden Emin Gümüştepe, “Biz hiç kredi kullanmıyoruz. Biz çeksenet bile kullanmıyoruz. Sıfır borcu olan, daima yatırım yapan, bütün yatırımları öz sermayesiyle yapan bir firmayız. Bu devirde şikayet edenlerin biraz da öz tenkit yapması gerekiyor. İşini düzgün yapanın kredibilitesi de yüksek olur. Türkiye yatırım açısından dayanakların bol olduğu bir ülke, kâfi ki bu fırsat görülsün” diye konuştu.

“50 markaya gereksinim yok, her daldan 3 tane yeter”

Potansiyeli pazar ve firma potansiyeli olarak ikiye ayıran Mehmet Emin Gümüştepe, “Pazar potansiyeli her vakit var. Türkiye olarak birçok avantaja sahibiz. Türkiye içinde çok güçlü markalar da var. Fakat global oynamamız gerekiyor. 50 tane markaya muhtaçlığımız yok. Her bölümden 2-3 tane dünya ölçeğinde marka çıksa kâfi. Ülke olarak bundan sonra bu potansiyele oynamamız gerekiyor” biçiminde görüştü.

“İşçilik avantajımız bitti”

Asgari fiyata yapılan artırımlar sonrasında personellik maliyetlerinin yüzde 75 arttığını söyleyen Mehmet Emin Gümüştepe, “Rakiplere karşı bu türlü bir avantaj yok. O nedenle yaptığı işçilikte bedel üreterek o kıymetten para kazanan bir endüstriye dönüşmemiz gerekiyor. Rekabeti personellik üzerine kurgularsak hazır giysi endüstrimizin Bangladeş, Mısır üzere ülkelerle rekabet etmesi mümkün değil. Zira bugün bizde toplam maliyetlerin içinde işçiliğin hissesi yüzde 75” dedi.

Kaynak: Dunya.com