TruKKer, boş kilometre açığının yüzde 20’sini kapattı

Başak Işık GÖKÇAM

Toplam karbon emisyonunun yüzde 10’undan sorumlu olan lojistik bölümü içinde en büyük hisse; yüzde 74 ile karayolu nakliyatına ilişkin.

Bu datalar, karbon ayak izi ve emisyon düşürme gayelerine ulaşım sürecinde lojistik kesimine düşen sorumluluğunu artırıyor. Lojistik kesiminde dijital nakliyecilik ağını kurmak hedefiyle 6 yıl evvel iki çocukluk arkadaşı tarafından kurulan TruKKer da bu noktada taşıyıcı, armatör ve yük sahibi ortasında köprü misyonu kurarak, kesimdeki karbon emisyonu oranını azaltma amacıyla yola çıkmış bir start-up. Şirketin kuruluş kıssasına ait bilgi veren TruKKer Türkiye İcra Şurası Üyesi ve Avrupa & BDT Genel Müdürü Hakan Arıkan, “TruKKer’ın doğuşu aslında 2 Hintli çocukluk arkadaşının fikriyle doğan bir öyküye dayanıyor.

İlk kademede limana yönelik gereksinimlerle ilgili çalışmalar, Suudi Arabistan’da nispeten küçük adımlarla başlıyor. Dubai, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan şirketin konutu üzere oluyor. TruKKer’ın büyük ilgi görmesinin altında da kişisel nakliyeci meşakkati ve kişisel nakliyelerde yaşanan organize yapının olmayışı yatıyor” dedi.

Şirket, Ortadoğu coğrafyasının dışında var olmaya karar verdiğinde de TruKKer Türkiye’nin 2021 eylülünde hayata geçtiğini belirten Hakan Arıkan, “TruKKer’ın sahip olduğu teknolojik altyapı aslında kamyoncu ile yük sahibini buluşturan bir platform olarak da tanımlayabiliriz. Şimdiye kadar 400’den fazla müşteri ile çalışmış durumdayız, birlikte 50’den fazla ülkeye taşıma yaptık. Portföyümüzde 30 binden fazla kamyoncumuz var” bilgisini verdi.

“Avrupa’da büyümeye devam etmek istiyoruz”

TruKKer Türkiye’yi kurduktan 1 yıl sonra Polonya’da bir şirket satın alması gerçekleştirdiklerini belirten Arıkan, “Polonya, lojistik manasında Avrupa’nın merkezi pozisyonunda, yani bölgede en fazla nakliye firmasını barındıran bir ülke. Bu noktada da Türkiye’ye benziyor.

Bu nedenle de lojistik kesiminin nakliye tarafından kara nakliyesi tarafında önemli yükünü kaldıran Polonya ve Türkiye ayağımız ile büyümeyi sürdürüyoruz ve Avrupa’da büyümeye devam etmek istiyoruz. Ayrıyeten Kazakistan’daki satın alımımızla da önümüzdeki devirde doğu ile batıyı bir birine bağlama hayalimizi gerçekleştirmek için kıymetli bir adım olacak” diye ekledi.

Bir uçak, bir TIR’dan daha fazla kirliliğe neden oluyor olsa da TIR ile yapılan süreç sayısındaki fazlalık nedeniyle kara yolu nakliyatının emisyonunun büyüklüğüne dikkat çeken Arıkan, “Bizim kesimimiz tüketiciyle üreticinin ortasında. Kesime haksızlık ediliyor zira lojistik, tek başına bir şeyi değiştirmesi kolay olan bir dal değil. Bana nazaran asıl sorgulanması gereken; ekosistemin, dönüşüme hazır olup olmadığı hususu.

Yarın daha yeşil olsun istiyorsak bunun bedelinin ödenmesi kaide. Dal, tedarik zincirinde uçtan evvel bu bedeli ödemeye razı mı? Bence bunun karşılığı daha kritik” dedi. Lojistik dalı içinde kara nakliye sürecindeki geri dönüş yükü sorununa ait konuşan Hakan Arıkan şöyle devam etti, “Kamyoncu, Mersin üzerinden geçerken Antalya’da tanıdığı olduğu için rotasını Antalya’ya çeviriyor.

Dolayısıyla tanıdık arama kanısına nazaran hareket ettiğinde, ortaya çok önemli bir boş kilometre çıkıyor. Bizim hedeflerimizden biri de bu boş kilometre alanını azaltmak. Bunu, platform üzerinden yükleri görerek, gerçek yükle eşleşme yaparak sağlıyoruz. Global’de yapılan test sonuçlarına nazaran bizimle çalışan tedarikçilerin kilometre oranlarının yüzde 20 azaldığı görüldü. Bu demek oluyor ki 100 araçla yapılacak iş 120 araçla yapılıyormuş.”

“Asıl kıymetli sıkıntı ticari araçların elektrikli olması”

Ulaşım kesiminde karbon emisyonu konusunun büyük bir kısmının ticari tarafta gerçekleştiğinin altını çizen Arıkan, “Günümüzün konusu artık elektrikli araçlar olsa da emisyondan asıl sorumlu alan işin ticari tarafıdır. Bizim elektrikli araçları binekte tercih etmemiz elbette ki büyük bir adımdır ama siyahla-beyaz üzere bir tesirli değişim yaratmaz. Bizim devlet dayanağıyla yerli ve ulusal ticari elektrikli araç yatırımı yapmamız gerekiyor. Araştırmalar, emisyon azaltımı ve randıman için en hakikat tercih 4 ton ve altındaki araçlar olduğunu gösteriyor” tabirlerinde bulundu.

Fiyat ve vergilendirme masaya yatırılmalı

Elektrikli araçların fiyatlandırması ve vergilendirilmesi konusunun devlet tarafından masaya yatırılması gerektiğini belirten Hakan Arıkan, “Örneğin Çin yüzde 50’ye varan sübvansiyon sağlıyor ki firmalar buraya yatırım yapabilsin. Türkiye’de de sübvansiyon sağlanmasına gereksinim var. Zira dal oyuncular 1 liraya yapacağı yatırımı 3 liraya yapmaktan çekiniyor. Dönüşümün altının doldurulması için bunlar şart” dedi.

İstanbul’da elektrikli araca geçilmeli

İstanbul’daki günlük lojistik akışına ait de değerlendirmede bulunan Hakan Arıkan, “İstanbul’da bugün neredeyse Türkiye nüfusunun 5’te 1’i yaşıyor. Türkiye iktisadının tüketim manasında yüzde 40’ı da burada. Böylesine bir lojistik akışının döndüğü bir kentte, bütün otomobillerin elektrikliye döndürülmesi kararı fevkalade bir karbon emisyonu avantajı sağlar. Yeteri kadar şarj istasyonu varlığımızı da düşünürsek neden burada denetimli bir dönüşüm başlatmıyoruz?” teklifinde bulundu.

Kaynak: Dunya.com